23 Aralık 2013 Pazartesi

KİMSE DONARAK ÖLMESİN - MUSTAFA AKINCI



İNSANLAR SOĞUKTAN DONARAK ÖLÜYOR...


Son 40 yılın kaydedilmiş en korkunç soğuğunu yaşayan Diyarbakır'da -20'ye kadar ölçümler yapılmıştır. -10'ndan sonra ölümcül tehlikelerin doğduğunu hepimiz biliyoruz. Hangimiz bu durumu umursuyoruz? Ne kadar umursuyoruz? Ne yapıyoruz? Neler yapabiliriz?..

Ülkemizde geçtiğimiz bir deprem ile binlerce Vanlı halen konteynırlarda ya da çadırlarda kalıyor. Ve Van'da yapılan hava ölçümlerinde -26'yı bile gördüğü söyleniyor...

Suriye'deki korkunç savaştan, bizlere sığınmış Suriyeli kardeşlerimiz de Güneydoğu'da barakalarda, çadırlarda ya da harabelerde kalıyor. Yani ölüm ile burun buruna yaşıyorlar ve o burunlarından can veriyorlar. Bu korkunç soğuğa yaktıkları ve yakacakları birkaç kütük dayanmıyor...

Evsiz, yoksul ve kimsesiz yüzbinlerce insan var ve bu insanlarda bu korkunç soğuk ile mücadele etmek zorunda kalıyor...

Devlet yüzbinlerce evsizlere, kimsesizlere, yoksullara, depremzedelere ve Suriyelilere, konteynır ve çadır temin etse de bunların izolasyon sorunu çözülemiyor ya da tümüne yeterli kadar yardım edemiyor.

DİYARBAKIR MEVLANA VE MANSUR BABA DERGAHI'nın herkese örnek bir davranışı olarak Diyarbakır'da yaşayan Suriyeliler için ve evsizler için başlattığı projeler takdir edilmelidir ve bunun için halkın da buna destek vermesi gerekir. 



NELER YAPILMALIDIR? NELER YAPILABİLİR?

1- Herkes Yüce Allah Azze ve Celle'den yardım talep etmelidir.

2- Türkiye'deki tüm vakıf, tarikat, dernek, cemaat ve sohbet evleri/yurtları/çalışma ofisleri bu 3 ay boyunca en azından kış bitene kadar bu insanlara barınak olmalıdır.

3- Camiiler zaten yaz-kış 24 saat açık kalmalıdır ve Camiilerin bir bölümü sürekli olarak bu tür insanlar için barınak olmalıdır.

4- Bazı devlet kurumlarının, kullanılmayan devasa boş ambarları acilen izole edilip bu insanlara 3 ay boyunca talep edilmelidir.

5- TOKİ hiç durmadan ve acilen yeni konutlar yapmalıdır. Yapılacak bu konutlar daha ucuz ve daha kolay olanaklarla başta Vanlılara acilen dağıtılmalıdır.

6- Belediyelerin acilen bol yatakhaneli prefabrik yerleri tahsis etmesi gerekir.

7- İmkanı olan ve evi müsait olan herkes, duyarlı bir insanın yapması gereken bir hareket olarak, evinde 1 aileyi en azından 3 ay boyunca misafir etmelidir.

8- Çok zayıf ve hastalıklı olanlar -özellikle çocuklar- hastanelerin boş odalarına bırakılmalıdır. Tüm hastanelerin özellikle Güneydoğu'daki ve Van'daki hastanelerin yatak sayısı artırılmalıdır.

9- Aylardır kiralanamayan büyük işyerlerin boş kalmasındansa bu iş yerlerinin acilen bu insanlara 3 aylık bir barınak haline dönüştürülmesi çok daha makul ve makbul olacaktır.

10- Üniversitelerin ve okulların kapalı spor salonları yine aynı şekilde 3 aylık barınaklara dönüştürülebilir.



MUSTAFA AKINCI
23.12.2013


MERHUM MOLLA CAMİSAB ÖZBEK - MUSTAFA AKINCI


DİYARBAKIR'IN GÜRSESLİ BİLGE ALİMİ MOLLA CAMİSAB ÖZBEK HOCA EFENDİ'NİN ÖLÜMÜNÜN ARDINDAN KISA BİRKAÇ KELAM...



Dün aldım haberini, ölüm seni yakalamış
Seni seven bu gönlüm bu habere nasıl dayanır
Her tarafımı bir hüzün bir matem bağlamış.

Bana ölümünü söylediler ben "şehit oldu" dedim
Bilmezler mi, senin gibi alimler ölümsüz kalır
Hüzünle "Allah gani gani rahmet eylesin" dedim.

MUSTAFA AKINCI
01.12.2013

22 Aralık 2013 Pazar

HALKIN PARTİSİ: RECEP TAYİP ERDOĞAN


BİR BAŞBAKANA SAHİP ÇIKAMIYORUZ...




Olağanüstü Bölge Hal Valiliği'nin hakimiyeti altında, Devlet Güvenlik Mahkemesi kontrolünde, 

"ALLAH YOKTUR PEYGAMBER İZİNDE"

 yazılı karakolların asayişiyle yaşayan bir halkken bir anda bir şiir yüzünden tutuklanmış eski bir Belediye Başkanının, Başbakan olduğunu gördük.

Bu Başbakan için;
"Amerikancı" dediler... "Avrupacı" dediler... "Cemaatçi" dediler... "İşadamlarının Piyonu" dediler...

Eski Başbakanların karşılarında önünü iliklediği kendilerine "emredersiniz efendim" dedirten o Albayları, içeri tıkan ve darbeci zihniyete dünyayı dar eden bir Başbakan var.

"Kürtlerin yaşadığı coğrafyanın ismi Kürdistan'dır. Osmanlı her zaman böyle anmıştır, Mustafa Kemal de Türkeş de böyle anmıştır." diyen bir Başbakan var.

Yıllar öncesinde, Amerikan Elçiliğine çağrıldığında panik yapan ve koşa koşa giden hükümetler varken, bir anda 1.Sınıf bir protokolle Washington'da ağırlanan bir Başbakan var.

İstanbul'un silueti bozulmasın, depremde tehlike olmasın ve israf yapılmasın gökdelenler de azalsın hatta gerekirse yapılmasın diye milyar dolarlık işadamlarına küs kalan bir Başbakan var.

Şeyh Said, Seyyid Rıza, İskilipli Atıf Hoca, Adnan Menderes ve yüzlerce idam mahkumunun iade-i itibarını veren bir Başbakan var.

Dersim Katliamı başta olmak üzere, Türkiye'deki tüm zulümlerin hesabı sorulması gerektiğine inanan ve bunun yasal düzenlemeler başlatan bir Başbakan var.

İsrail'e restini çeken bir Başbakan var.

Siyasilerin isimlerini bile bilmediği şehirlere üniversiteler, havalimanları, köprülü kavşaklar ve otoyollar yapan bir Başbakan var.

Mümkün oldukça annesinin kabrini ziyaret edip kendi sesiyle Kur'an okuyan bir Başbakan var.

Her Cuma Namazına iştirak eden ve halkı rahatsız etmeden namaz kılan bir Başbakan var.

Kalıplaşmış, kadrolaşmış ve yönlendirilmiş bir sistemi kökünden yenilemek isteyen bir Başbakan var.

Davet edilince halkın davetini reddetmeyen ve halkın evinde çay içebilen bir Başbakan var.

Sigara ve alkol karşısında gösterdiği çevreciliği ve sağlığa verdiği önem ile takdir edilmesi farz olan bir Başbakan var.

"Kan dursun. Bölgeye daha çok fabrika yapılsın. Ülkemiz büyüsün." diyen savaş karşıtı bir Başbakan var.

NEWROZ KUTLAMALARINI serbest bırakan bir Başbakan var.

Başörtüsü ve kılık kıyafet serbestisini getiren bir Başbakan var.

Dünya'da yeşil alanlara en çok Devlet hazinesinden arazi bağışlayan yeşili seven yeşili koruyan bir Başbakan var.

IMF borcunu kapatan ve üzerine borç verebilecek bir Başbakan var.

Sağlıkta yaptığı reformlarla Dünya'nın en önde ülkelerinden biri olmamızı sağlayan bir Başbakan var.

Emniyet'in bandrollü para sayma makinesini çarpıttılar... Ellerinden teşbih ayak üst üste atıp kendilerine yemek söylediler... Futbol tribünlerindeki amigolar gibi davranan muhalif vekiller ne söylediklerini bilmeden bağırdılar, çağırdılar... 540 sayfalık fezlekeyi Kainat Rekoru kırarak 2 saatte hazırladılar... Amerikan Elçilerden medet umdular...

Fethullah Gülen, zalim ve şarlatan biridir. (İsterse bir daha hakkımda dava açsınlar.) Umarım bu çete en hızlı çökertilir. Bunlar Cemaat filan değil, dış istihbaratın kuklalarıdır. 

Yazıklar Olsun Hepsine...

Beddualar Haklı Olunca Hakk'a Ulaşır... Evlerimize Ateş Düşmüştü Evet Ve Bu Ateşi Söndüren Bir Başbakanımız Var Elhamdulillah...

Allah izin verirse bu Başbakan'a sahip çıkacağız.


MUSTAFA AKINCI
20.12.2013











GENÇ KIZLARA ROMANTİK BİR NASİHAT - MUSTAFA AKINCI

GENÇ KIZLARA ROMANTİK BİR NASİHAT
 


Gecelerin birinde, güney sahilinde bir tatil kasabasında iki haftalık tatile gelmiş, tatilinin 3.günününde tanıştığım , on gündür beraber olduğum ve yarın evine dönecek olan bir kızla bir bankın kenarında hafif üşümüş ama neşeli bir halde... hüzünlü ama aşk alevi sarmış bir halde... sırf hayatımın kadınını cezp etmek için sarf ettiğim en komik lafların ne kadar acı ve ne kadar etkileyici olduğunu paylaşıyorum...


BEN: Seni çok seviyorum biliyor musun?

O: Evet biliyorum.

BEN: Hayır, bilmiyor musun? Bilseydin beni sarılmaktan başka bir şey yapmazdın.

O: Pekiyi sen neden sarılmıyorsun öyleyse?..

BEN: Ruhum ruhuna öyle sarılmış ki, şimdi ölü gibiyim... Ruhundan sıyrılabilirsem, bedenimle tüm hücrelerine nüfus edeceğim.

O: Seni Çok Seviyorum Canım Benim... (sarılmanın ardından, sıcak bir yanak öpücüğü) Canım gökteki hangi yıldız senin?

BEN: Sen benim olursan tüm yıldızlar benim olur.

O: Seni Çok Seviyorum Canım Benim... (sarılmanın ardından, sıcak bir yanak öpücüğü) Ama lütfen ama cevap ver, hangi yıldız senin?

BEN: Gitmen gerekecek.

O: Neden?

BEN: Güneş varken hele ki, yanımdayken hangi yıldız görünebilir ki?

O: Seni Çok Seviyorum Canım Benim... (sarılmanın ardından, sıcak bir yanak öpücüğü) Canım beni sevmek için çok mu, uğraşıyorsun? Bu kadar güzel sözleri sarf etmek için sürekli uğraşıyor musun, yoksa?..

BEN: Sen nefes almak için uğraşıyor musun? Ya da göz kapaklarını kıpırdatmak için? Ya da kalbinin atması için?.. Seni sevmek yaşamsal bir ihtiyaç  kadar önemli bir o kadar da alışılmış.

O: Sen hayatımda tanıdığım en harika insansın.

BEN: Ben senin için aynı şeyleri söyleyemem çünkü seni tanıdıktan sonra "hayat" , "sen" , "en" , "harika" ve "insan" anlayışım değişti. Hani bir ülkeye gidersin de kendi ülkendeki kurallar geride kalır ve sen o ülkeye ayak uydurmaya çalışırken meraklı bir halle aptallaşırsın ya işte ben de şu an öylesine ayrı bir yaşamdayım.

O: Seni Çok Seviyorum Canım Benim... (sarılmanın ardından, sıcak bir yanak öpücüğü) Canım beni her zaman seveceksin değil mi?

BEN: Senin belleğimde bıraktığın o kadar çok "sen" varsın ki, o kadar çok seni yaşıyorum ki, her gün bir sen'den ayrılsam "sen" benim sonsuza dek sevdiğim kalırsın.

O: Seni Çok Seviyorum Canım Benim... (sarılmanın ardından, sıcak bir yanak öpücüğü, gözler yaşlı ve dudaklar titrek bir şekilde) Burada kalalım. Birbirimizi bırakmayalım. Beni hep böyle sev. Ben de sensizliğe dayanacak "sen" değilim. (sürekli sağ eliyle gözyaşlarını silerek) Ben seni çok seviyorum. Senin kadar sevebilir miyim ya da seviyor muyum, bilmiyorum! Ama bildiğim tek bir şey var buradan ayrılırsam seni bir daha göremeyeceğimi düşünüyorum.

BEN: Sana kal dersem, seni sen olarak kabul etmiş olmam. Aileni, işini, hayatını ve planlarını hiçe saymış olurum. Seni her şeyim etmişken hiçe sayarsam "sen" sen olmazsın ve ben sen'i sevdiğimden emin olamam. Ben de burada kalırsan seni bu yüzden kaybedeceğimden korkuyorum.

O: Canım ama (ağlayarak ve titreyen dudaklar ile) amaaa ben seni çok seviyorum ve her zaman seninle kalmak istiyorum.

BEN: Benimle kalman için bana yakın olman gerekmez ki. Kalbini birle benimle...
İnsanlar neden birbirine bağırır biliyor musun? Eski bir hikayede okumuştum ya da şimdi ben uyduruyorum bilmiyorum.

O: (tebessüm eder)

BEN: Kalpler uzaklaşınca ruhların bağı birbirinden seyrelirmiş ve refleksle uzağa seslenirmiş gibi konuşulurmuş... ama kalpler bir olunca bir fısıltı bazen gök gürültüsü gibi olurmuş.

O: "Kalpten kalbe yol vardır, fakat görülmez." demiş Ayşe K...

BEN: İmam-ı Gazali

O: (Burnunu silerek) Ne İmamı?

BEN: O söz İmam-ı Gazali'nin sözü.

O: (epeyce gözlerime baktı ve tebessüm ederek) Seni Çok Seviyorum Canım Benim... (sarılmanın ardından, sıcak bir yanak öpücüğü) Seni Çok Seviyorum Canım, Aşkım, Bilge Sevgilim Benim... (az da olsa keyfi yerine gelmiş, gözyaşları dinmiş ama halen ağlamaklı bir ses tonuyla) Senin bilmediğin bir şey var mı? Sen çok bilgilisin...  (gülümseyerek ve şirine bir tavırla) Bilmediğin bir şey var mı, senin aşkım?

BEN: Anneannenin ayakkabı numarası... Juventus'un ilk 11'i... Amerika Birleşik Devletleri'ndeki bozuk trafik lambaların sayısı... Evimizin köşesindeki bakkalın neden bozuk süt sattığını-

O: (kahkahalara boğularak) Alemsin

BEN: Seni ağlatacak ve güldürecek bir erkek düşlüyordun değil mi?

O: Evet.

BEN: Pekiyi her tatile geldiğinde yaz aşkı yaşar mısın?  

O: A! Bu nerden çıktı?

BEN: Ağzımdan çıktı. Sen her yaz aşkına böyle tutulur musun?

O: Nasıl yani? Ben senin için kahrolarak ağlıyorum sabahtandır bak nasıl bir çaresizlikle yarın yola çıkacağımı düşünüyorum senin bana sorduğun soruya bak.

BEN: Bu ilişki bitti, bir gün gelecek beni de unutacaksın. Belki bunları isim vermeden yazarım ve sen de okuyup biraz ağlar ve tebessüm ederek kocana sarılarak uyursun.

O: (şok olmuş bir ifadeyle) Aşkım sen şaka yapıyorsun değil mi?

BEN: Hayır.

O: Sarf ettiğin sözler? Yaşadıklarımız?..

BEN: Ne yaşadın? Ne yaşadık? Sana elimi bile sürmedim. Sen hep "ne zaman beni dudaktan öpecek? ne zaman yalnız odada kalacağız?" diye düşündün ama sadece sen beni yanağımdan öptün. Her ne yaşadınsa benim süslü sözlerim seni yaşattı. Şimdi sana bana bekaretini -eğer bakire isen- ver desem gözünü kırpmadan verirdin ama ben sana nasıl birini sevmen gerektiğinin dersini verdim. Eğittim seni. Seni gelecekteki eşine hazırladım... Seni gerçekten bu şekilde seven tek erkek ben olacağım evet ama seninle bir ömür boyu yaşam sağlayacak o erkek ben değilim.
Sen beni sevdin belki ama asıl sevdiğin maceraydı... tutkuydu... bu sahildi... güzel sözlerimdi... şairane bir romantikti..
Sarf ettiğim her söz gerçekti ama sahibi sendeki sen değildi... sevdiğim ama henüz tanışmadığım hayatımın kadınınaydı...o ruh her zaman benim karşımda ve ben ona her zaman "sen" diyorum. (oradan kalkıp gittim ve O arkamdan öyle bakakaldı...)


O, şimdi evli ve sanırım 3. çocuğuna hamile biri olarak sadık ve cefakar bir eş olarak 6 yıldır evli. Yani hesaplarıma göre Temmuz tatilinden dönmüş ve Ağustos temposuyla aşık olmuş Eylül'de evlenmiş olmalı ki, Mart'ta Ankara'da tevafuken karşılaştığımda karnı burnundaydı. Yani bana sarılarak ağlayan ve "sensiz yaşamam" diyen biri tam 8 ay sonra karnında doğmayı bekleyen bir bebekle gayet mutlu, güleç ve huzurlu bir şekilde kocasının koluna girmiş AnkaMall'de yürüyordu.
Geçen ay bir ortak arkadaşımızın Facebook duvarında etiketlendiği bir fotoğrafta iki çocuk ve karnı hafif çıkık gördüm. MaşaAllah. Allah mesut etsin ve Allah çocuklarını bağışlasın.

Cinsel isteği, hevesi, macerayı, büyülü anları; sevgi ile aşk ile evleneceğiniz insan ile karıştırmayın.
İleride daha çok üzüleceğiniz ve sizin şerefinize dokunacak hareketlerden uzak durun.
Tüm genç kızlara tecrübeli bir erkek olarak tavsiyem şudur:

EN GÜZEL ÇEYİZİNİZ DOKUNULMAMIŞLIĞINIZ OLSUN.

Selam ve Dua ile

DİYARBAKIR'A "ENSARİOĞLU GALİP" GELECEK.



KARA TAŞLI SURLARLA ÇEVRİLİ DİYARBAKIR'A AK  PARTİLİ "ENSARİOĞLU GALİP" GELECEK!



Son Peygamber Hazreti Muhammed Aleyhi Selam, Mekke'den hicret etmesini gerektiğini öğrenince en doğru adrese yönelmiştir. Medine'ye yönelmiştir. Ensariler burada ResulAllah Aleyhi Selat-u Selam'a öyle sıcak öyle sevgi dolu öyle içten öyle candan davranmışlar ki, Peygamber Efendimiz Aleyhi Selam ömrünün sonuna kadar Medine'de kalmıştır...
İslamiyet'in, Medine ve Mekke'den sonra tüm Dünya'ya yayılması için fetihlere başlanmıştır.
Kudüs, Şam, Bağdat ve Diyarbakır gibi dönemin metropolleri arasından en önemlisidir Diyarbakır. Diyarbakır o dönemin Dünyasındaki tek METROPOL KALE ŞEHRİ'dir.



Diyarbakır, İslam için ve Stratejik Güç için çok önemli bir konumdadır ve günümüzde 5. Harem-i Şerif olan bu Aziz Kent İslam Coğrafyası'ndaki en gözde şehirler arasındadır.

639 Yılında Fethedilen Bu Aziz Kente Binlerce Sahabe Gelmiştir.

O dönemin en modern şehirlerinden biri olan Diyarbakır'a muazzam ve mükemmel bir Asr-ı Saadet neşesi ve sistemi getiren Sahabe-i Kiramlar bölgenin farklı yerlerine dağılmış ve Diyarbakır'ı karış karış Kur'an-ı Kerim Ahlakı ve ResulAllah Aleyhi Selam Sünneti ile nurlandırmışlardır.
Bugün Anadolu'nun İslam ile şereflenmesini o mükemmel ve muazzam şahsiyetlere borçluyuz.

Bugün o Asr-ı Saadetin bir nişanesi bir silsilesi olan Ensarilerin göz nuru, yetenek ve birikim ile dolu Mehmet Galip Ensarioğlu, bu şehre neşe ve sistem getirmek için bulunduğu makamı ve tüm uğraşlarını bir kenara bırakarak Diyarbakır'a hizmet etmek için "YA ALLAH BİSMİLLAH" demiştir ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı olmuştur.

Bu yetenek ve birikim dolu şahsiyetin ataları nasıl ki, Muhammed-ül Emin Aleyhi Selam'a sahip çıktıysa bugün Diyarbakır da Mehmet Galip Ensarioğlu'na sahip çıkmalıdır.

Elbetteki, küffar ve düşman yok karşısında fakat sahipsiz bırakılmış, zavallı konuma düşürülmüş, aciz bırakılmış bir Diyarbakır var.

Bu sistemi getirecek kişi de ancak bu şehrin tarihsel, sosyolojik ve ekonomik değerlerini bilen gerçek bir Diyarbakırlı olmalıdır.

Kürt Dünyası'nın en önemli şehri ve Kürtlerin yaşadığı coğrafyanın en merkezinde olan Diyarbakır'da aday olacak kişinin Kürt Halkının Hak ve Özgürlük Sorununu İyi Bilmesi, Kürtçe'yi (Zazaki-Kurmanci) Çok İyi Bilmesi, Cesur, Güçlü ve Ehil Bir Kişi Olması gerekmektedir.

Peygamberler, Sahabeler ve Evliyalar Kenti Diyarbakır'da Yine Bu Aziz Neslin Bir Devamı Gelmelidir.

Diyarbakırlı bu aday, mübarek atalarından biraz daha farklı olarak bu şehri, oy pusulaları ile fethedecek ve bu şehri Kale-i İslam, Kale-i Kelam, Kale-i Medeni, Kale-i Amedi, Kale-i Metropol, Kale-i Ticaret, Kale-i Bereket, Kale-i Turizm, Kale-i Mezopotamya, Kale-i Anadolu, Kale-i Azadi, Kale-i Ferahi yapacaktır.

KARA TAŞLI SURLARLA ÇEVRİLİ DİYARBAKIR'A AK  PARTİLİ "ENSARİOĞLU GALİP" GELECEK!

Şimdiden tüm Diyarbakırlılara hayırlı, uğurlu, bereketli olsun.

MUSTAFA AKINCI
19.12.2013