26 Şubat 2013 Salı

SUÇLAMAK SUÇTUR BELKİ???-MUSTAFA AKINCI

 
Biliyorum bir çok kişi okumayacak bu yazıyı.
Bakara Suresi ile ilgili internetten kopyalıp yapıştırdığım bir yazı sanacak.
 
"Hatırlayın ki, bir vakit; “Ey Mûsâ, biz, bir türlü yemeğe (Kudret helvası ile bıldırcın etinden ibaret olan yemeğe) mümkün değil katlanamayacağız; artık sen, bizim için Rabbine duâ et de, arzın yetiştirdiği şeylerden: sebzesinden, kabağından, sarmısağından, mercimeğinden, soğanından çıkarıversin” dediniz. Musâ’da: “- O hayırlı olanı, şu daha aşağı olanla değişmek mi istiyorsunuz? Bir şehire inin, orada size istediğiniz (sebzeler) var.” dedi. Onların üzerine horluk ve yoksulluk yüklendi ve Allah’dan bir gazaba da uğradılar. Bu, Allah’ın âyetlerini inkâr ettiklerinden ve haksız yere (Zekeriyyâ, Yahyâ ve Şuayp gibi) peygamberleri öldürdüklerindendi. Evet bu, isyan ettiklerinden ve aşırı gitmelerindendi." BAKARA/61
 
Binlerce kilometre yol gidersiniz, çoğu kişi bu marifetinizi görmez. Görmek istemeyenler de olur ama geneli görmez. Şeytan bu marifetinizi, araçtaymış gibi gösterir. Yüce Allah Celle Celaluhu, marifetin insanda olduğunu anlatmak için, biz anlayalım diye arabaya arıza verdirir. Arıza verdirir ama araç arıza verdi de mi, herkese sizi suçlu eder. Yüce Allah Celle Celaluhu sizi araba vesilesiyle herkesle imtihan ettirir. Bu da Şeytan'ın çok kullandığı ve kalbinde iman olmayanların hemen düştüğü bir tuzak için bahane olur. Hatta Şeytan sizi öyle bir suçlu gösterir ki, evde biri öksürse o aracın bozulmasına bağlar.
Öyle bir hale getirilirsiniz ki, siz daha düne kadar ilaçken şimdi virüs oluverirsiniz. Alkışlanırken ya da sürprizlerin adamıyken ya da her işi göğüslemiş bir adamken, bir anda, öksürten alerjik bir toz ya da göz zevkinizi bozan evin duvarlarında istenmeyen bir renk olarak görünürsünüz.
Nankörlük öyle bir kavramdır ki, herkesin elinde farklı bir şekil alıyor herkes de nankörlüğü zihninde "ben nankör olamam-olmadım-olmayacağım" diye, kendisine sözde ilke edinmiştir.
Size diyecekleri cümleler şu olacaktır:  "E bak aracı bozdun biz sana bir şey dedik mi? Çekiciyi benim telefonumdan aramadın mı?" Halbu ki, araç sizden dolayı bozulmamıştı ve çekici de sizin cebinizden çıkan-çıkacak olan kaskonun bir hizmeti olarak geldi ve bir zamanlar o telefonun faturasını siz ödüyordunuz ve telefon bile sizin hediyenizdi belki; ama dedim ya nankörlük herkesin elinde ayrı şekillenir ve kimse nankörlüğü kabul etmeden herkes sizi nakör eder.

Herkes Musa Aleyhi Selam'ın hayatını bildiğini söyler; ama Musa Aleyhi Selam'ın hayatını bilmek demek, Yahudileri de tanımaktır. İşte Musa Aleyhi Selam'ı bilen ve Yahudileri tanıyan bu anlattıklarımın manasını hemen çıkarmışlardır zaten.

Bakara Suresi'nin büyük bir bölümü Yahudilerden ve Musa Alehi Selam'dan oluşur. Bakara, Buzağı anlamına gelir. Musa Aleyhi Selam mucize gösteremediği zamanlarda  (çünkü mucize keyfiyet değil, Allah Azze ve Celle'nin takdiridir) Yahudiler bu durumdan hiç hoşlanmazlardı ve hemen "saf altından yapılmış bir buzağı"ya taparlardı. Musa Aleyhi Selam, peygamber kardeşi Harun Aleyhi Selam'ı başlarına nöbetçi kıldığı halde Yahudiler -arabanın bozulması- misali bir şey ters gidince hemen başka bir ilah arayışına gidiyordu. Ne kadar korkunç bir nankörlük değil mi?
Düşünsenize Hollywood Filmlerinin efektli karelerinden bile ne kadar etkileniyorken; Kızıldenizin 12 ayrı yola yarıldığını görenler, o balıkları ve mercanları çıplak gözle izleyenler ve arkasından muazzam bir sofranın gökten onlar için indiği görenler " Bu ne yemek Musa? Dua et hemen Rabbine. Musa'nın Rabbi bize sarmısak,mercimek,kabak,soğan da versin bunlarsız bir sofra olamaz..." diyerek o sofrada kusur bularak her şeye Muktedir Olan Allah'ın takdirini küçümsediler. Tüm güzellikleri soğan ve sarımsak yokluğuyla göremediler. Oysaki Allah-u Teala Mukaddes Hazretleri onlara milyonlarca hektar çok değerli ve çok verimli sulu araziler vermişti ve verecekti de ama onlar dünyayı kazanıp ahireti kaybettiler. Musa Aleyhi Selam'ın sorunların sebebi olduğunu düşünüp başka Peygamber zaten istediler de; başka ilah aradılar, işte asıl sorun bu. Nankörlük, insanı aşağılık ve lanetli bir varlık haline de getirebilir. (Tabi Yahudiler sadece bu konu için birçok konudan dolayı, Kur'an-ı Kerim'de lanetlenmiştir.)

Bakara Suresi'nden çıkardığım sonuçlar, Kur'an'ın tüm zamanlarda aynı çözümlemeler yapabildiğini ve Kur'an hakikatinin sinemizdeki vesveleri kovduğunun kantıdır. Hemen hemen her olayın başında ve sonunda ibret/örnek hikayeleri bizi aydınlatmaktadır.
SONUÇ:
Ya Allah'ın her şeye Muktedir, Kadir olduğunu bileceğiz ve hayrın/şerrin Allah'tan geldiğine iman edeceğiz (ki zaten her iki dünya için, kazançlı çıkmak ve her iki dünya için mükafat almak, bunlardan geçer.)  ya da kıldığımız namazları kime nasıl ne kadar dürüstlükle kıldığımızın muhakemesini yapıp hemen tevbe edeceğiz. Bir musibet geldi mi başımıza hemen Allah'a sığınacağız ve suçlu aramak yerine şükür, sabır ve sebatla Allah'a sığınacağız.

"Onlar başlarına bir musibet geldiği zaman: "Biz Allah'a aidiz ve sonunda O'na döneceğiz." derler.İşte onlar var ya, Rablerinden, mağfiretler ve rahmet onlaradır. İşte hidayete erenler de onlardır." BAKARA/156-157



MUSTAFA AKINCI
22.01.2013

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder